Mastektomi yönteminin, ilerleyen dönemlerde Kanser yakalanma riskini önemli ölçüde azalttığı açıklandı.
Türkiye'de son yıllarda özellikle meme kanserine yakalanma riski çok yüksek olan kadınlarda uygulanan ''mastektomi'' yöntemi, ilerleyen dönemlerde kansere yakalanma olasılığını önemli ölçüde azaltıyor.
Yöntemin uygulanmasıyla, yaşam boyu meme kanserine yakalanma riski yüzde 60'ın üstünde olan bir kadında, risk yüzde 3'ün, meme başının da alınmasıyla yüzde 1'in altına iniyor.
DIŞ GÖRÜNÜŞ KORUNUYOR
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Koçak, meme kanseri cerrahisinde memenin dış görünüşünün korunmasını imkan veren onkoplastik cerrahi yöntemlerinden biri olan ''mastektomi ve rekonstrüksiyon'' teknikleriyle, risk altındaki kadınların memelerinin alınmadan içlerinin boşaltıldığını söyledi.
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu belirten Koçak, ''Dünya genelinde her 8 kadından birinde, yaşamının bir döneminde meme kanseri görülmektedir'' dedi.
Meme kanserinin önlenebilen bir kanser türü olmadığına ancak erken tanı ile tedavi edilebileceğine ve yaşam süresinin uzatılabileceğine dikkati çeken Koçak, düzenli kontrollerin tümörün yayılmadan müdahale edilebilmesine olanak tanıdığını söyledi.
Koçak, meme kanseri hastalarının yüzde 75'inde nedenin belirlenemediğini, bu hastaların risk faktörü de taşımadıklarını dile getirerek, beyaz ırktan kadın olmanın en büyük risk olduğunu, genetik özellikleri nedeniyle sarı ve siyah ırktaki kadınlarda meme kanserinin daha az görüldüğünü belirtti.
Meme derisinde ya da meme ucunda çekilme, deride renk değişikliği, memede kitlenin ele gelmesinin meme kanserinin başlıca belirtileri olduğunu anlatan Koçak, ''Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kişilerde risk yüksektir. Aylık elle yapılan muayenenin dışında hiçbir riski olmayanların senede bir, risk altındakilerin ise hekimin önerisine göre belirlenen periyotlarda kontrole gelmesi gerekmektedir. Yapısında östrojen bulundurduğu için doğum kontrol haplarını, ve menopoz sonrası hormon tedavisini de yüksek risk grubundaki kişilerin kullanması önerilmemektedir'' diye konuştu.
Koçak, meme kanserinin 1. ve 2. evrelerinin erken evre olduğunu ve bu dönemdeki hastaların çoğunun memelerinin korunarak tedavi edildiğini belirterek, ''Bazı kadınlarda risk faktörlerine bağlı olarak erken evrelerde de memeyi almak zorunlu kalabiliyoruz. Ancak bu işlemi, memenin içini boşaltıp meme kitlesini tekrar oluşturacak şekilde memeyi tamamlayarak yapıyoruz. Artık birçok kadın, memesi olmadan ameliyathaneden çıkmıyor. Bundan 5 yıl öncesinde ise meme tamamen alınıyordu'' dedi.
''Onkoplastik Meme Cerrahisi'' diye adlandırılan yöntemde, onkolojik tedaviden taviz vermeden memenin dış görünüşünün korunduğunu da vurgulayan Koçak, şunları kaydetti:
''Onkoplastik meme cerrahisi uygulamalarından biri olan risk azaltıcı mastektomi yöntemiyle, yüksek riskli hastaların kanser olması beklenmeden memesinin içi boşaltılıyor. Böylece, ilerde olabilecek riski sıfıra indiremesek de önemli ölçüde azaltıyoruz. Ailesinde meme kanseri hikayesi olan ve memesinde kanser öncüsü değişiklikler olanlarda bu yöntemi uyguluyoruz. Kişinin, her iki memesini de boşaltıyoruz. Meme içindeki tüm yağlar, süt bezi kanalları olmak üzere tümünü alıyoruz. Bu tamamen kişiyi koruma amaçlı bir uygulama. Yaşam boyu meme kanserine yakalanma riski yüzde 60'ın üstünde olan bir kadında, bu müdahale ile risk yüzde 3'ün altına, meme başının da alınması halinde yüzde 1'in altına iniyor.''
Koçak, onkoplastik meme cerrahisinin ya kişinin kendi vücudundan alınan dokularla oluşturulduğunu ya da protez takma yöntemiyle yapıldığını belirterek, bu operasyonun kanser tedavisi üzerinde hiçbir olumsuz etkisinin bulunmadığını söyledi.
Bu uygulamaların, ''meme kanseri riski gerçekten yüksek olan kadınlar dışında, basit meme kistleri gibi zararsız ve tedavi edilmeden izlem gereken durumlarda uygulanmaması gerektiğini'' vurgulayan Koçak, meme kanseri riski gerçekten yüksek kadınlar için yapılmasının faydalı olduğunu ifade etti.
Koçak, yeniden meme yapılması ameliyatının, kanser tanısı konulan ve memeleri alınması gereken hastalarda da uygulandığını belirterek, bu girişimler estetik amaçla değil, kanser tedavisi için yapıldığından maliyetin devlet tarafından karşılandığını bildirdi.
11 Şubat 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder